KUR'AN-I KERİM İNDEKS
61 – SAF SÛRESİ
Medine’de
inmiş olup 14 âyettir. Adını 4. âyetten
almıştır. Sûrenin asıl konusu gerçeğe
iman edip o uğurda mücahedeyi teşviktir.
İnsanlığın üç büyük Peygamberi
olan Hz. Mûsâ, Hz. Îsâ ve Hz. Muhammed aleyhimüsselamın
risalet ve tebliğlerine işaret edilmiştir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1
– Göklerde ne var,
yerde ne varsa Allah’ı tesbih ve tenzih eder. O
azîzdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve
hikmet sahibidir).
Allah’ın
eksiklerden münezzeh, hiçbir şeye ve kimseye
muhtaç olmadığı hatırlatılıyor.
Böylece bu sûre boyunca emredilen cihad ve tebliğin
faydasının insanlara raci olup Allah’a bir
fayda vermesinin sözkonusu olmadığı
vurgulanıyor.
2
– Ey iman edenler!
Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?
3
– Yapmayacağınız
şeyleri söylemek, Allah’ın en çok nefret
ettiği şeylerdendir.
4
– Allah, taşları
birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saflar halinde,
kendi yolunda savaşanları sever.
5
– Hani bir vakit Mûsa
kendi milletine “Ey benim milletim! demişti,
benim Allah’ın Resulü olduğumu bildiğiniz
halde niçin bana böyle eziyet ediyorsunuz?”
Onlar batıla
meyledince, Allah da onların kalplerini hakkı
kabul etmekten, hakka meyletmekten uzaklaştırdı.
Öyle ya, Allah yoldan çıkmakta direten bir güruha
hidâyet etmez, onları, emellerine ulaştırmaz.
6
– Vakti geldi,
Meryem’in oğlu Îsâ da: “Ey İsrail oğulları!
dedi, “Ben size Allah’ın Resûlüyüm. Benden
önceki Tevrat’ı tasdik etmek, benden sonra gelip
ismi “Ahmed” olacak bir resulü müjdelemek üzere gönderildim.
Ne zaman ki
o peygamber, açık açık delillerle
kendilerine geldi:”Bu, kesin bir büyüden ibarettir”
dediler. {KM, Yuhanna 14,16;
16,13; Matta 4,15-16; İşaya 42,1-4}
Hz.
Peygamber (a.s.) bir hadisinde: “Benim adım yerde
Muhammed, göklerde ise Ahmed’dir” buyurur. Bu iki
isim de çok övülen mânasında olup mânaları
birbirine yakındır. Yuhanna İncîli 14,16
cümlesi, Hz. Îsâ’nın: “Ben de Baba’dan
dileyeceğim ve O size başka bir Parakletos
verecek” sözünü nakleder. Bu kelimeyi Hıristiyanlar
“teselli edici” diye çevirirler. Bu kelime, Hz. Îsâ’nın
yaşadığı çevrenin dili olan
Aramice’de Mawhamana’nın
tam Yunanca karşılığı olan Periklitos
(çok övülen) isminin bozulmuş şeklidir.
(Hz. Îsâ zamanında Yahudiler İbranîce değil,
Aramîce konuşurlardı).
Periklitos ile Parakletos fonetik
olarak birbirine yakın olduğundan bazı çevirmenlerin
veya sonraki dönemlerdeki kâtiplerin bu iki kelimeyi
birbirine karıştırdıkları anlaşılıyor.
Müslümanlar burada, Hz. Muhammed (a.s.)’ın müjdelendiğini
görürler. 8. asır tarihçilerinden İbn
İshak mezkûr İncîl cümlesini naklederken
“Biriklitus”
diye yazmış ve bunun Rumcada “Muhammed” mânasına
geldiğini söylemiştir. Kim bilir, muhtemelen
onun devrindeki İncîllerde Parakletos yerine
Periklitos yazılı idi.
7
– Allah’a itaate
dâvet edildiğinde, bunu kabul etmediği gibi,
üstelik uydurduğu yalanı Allah’a mal eden,
Allah adına yalan söyleyenden daha zalim kim
olabilir? Allah böyle zalimleri hidâyet etmez,
emellerine ulaştırmaz.
8
– Onlar Allah’ın
nûrunu ağızlarıyla üfleyerek söndürmek
isterler. Fakat kâfirlerin hoşuna gitmese de,
Allah nûrunu tamamlayacak (dünyanın her tarafına
ulaştıracaktır).
Bu
âyetin indirildiği sırada, müslümanların
Medine ile sınırlı olup sayılarının
sadece birkaç bin kişi olduğu düşünülmelidir.
Zahirî şartlar İslâmın dünya çapında
yayılmasına müsait görünmediği halde,
gaybleri bilen ve her şeye kadir olan Allah, kesin
bir tarzda bunu müjdelemiştir.
9
– O Resulünü, diğer
bütün dinlere üstün kılmak için, hidâyet ve
hak dini ile göndermiştir. İsterse müşrikler
bundan hoşlanmasın.
[48,28; 9,33]
10-11
– Ey iman edenler!
Sizi gayet acı bir azaptan kurtaracak, üstelik
size çok kârlı bir ticaret sağlayacak bir iş
bildireyim mi? Allah’a ve Resulüne inanır, Allah
yolunda mallarınızla ve canlarınızla
mücahede edersiniz. Eğer bilirseniz bunu yapmak
sizin için çok hayırlıdır.
12
– Böyle yaparsanız
sizin günahlarınızı aff eder ve içinden
ırmaklar akan cennetlere ve özellikle Adn
cennetlerinde çok güzel saraylara yerleştirir.
İşte en büyük başarı, en büyük
mutluluk budur.
13
– Memnun olacağınız
bir şey daha var: Allah’tan bir yardım ve
yakında gerçekleşecek bir zafer! Müminlere
bunları müjdele!
14
– Ey iman edenler!
Siz Allah’ın tarafında olunuz. O’nun
dinine yardım ediniz. Nasıl ki Meryem’in oğlu
Îsâ vaktiyle, havarilere: “Allah’ın yolunda
giderken kim bana yardımcı olmak ister?”
diye sorunca, havariler: “Allah’ın dinine biz
yardımcı oluruz” diye cevap vermişlerdi.
Neticede
İsrailoğullarından bir kısmı Îsâ’nın
Peygamberliğine iman etti, bir kısmı da
inkâr etti. Biz de iman edenleri düşmanlarına
karşı destekledik de onlar ötekilere üstün
geldiler. {KM, Matta
4,19-20}
Fakat
maalesef Hz. Îsâ’nın peygamberliğine iman,
daha sonraki asırlarda gittikçe değişikliğe
uğradı. İlk üç veya dört asır
boyunca yapılmış teolojik tartışmalardan
bu durum açıkça anlaşılmaktadır.
Piskopos Arius (Ö. 326) müminlerin çoğu gibi Hz.
Îsâ’yı Peygamber, Allah’ı da bütün
yaratılmışlardan ayrı, Yüce ve Tek
kabul ediyordu. Fakat bu inanç İznik (325) ve
İstanbul (381) konsilleri tarafından redd
edildi.
Mesih’e
inanmayanlardan Yahudiler; inananlardan ise Hristiyan
ve Müslümanlar kasdedilmektedir.
|