KUR'AN-I KERİM İNDEKS
63 – MÜNÂFİKûN
SÛRESİ
Medine’de
inmiş olup 11 âyettir. Sûre adını esas
konusundan almıştır. Münafıkların
iki yüzlülükleri, içlerinden müminlerin felâketlerini
istedikleri halde onların yüzlerine gülmelerini
bildirip müminleri uyarır. Dünyanın geçici
zevklerine bağlanmamaları için öğüt
verilerek, müminlere münafıklık
tehlikesinden kurtuluş yolu gösterilir. Bu sûre
Benî Mustalık gazvesinin hemen peşinden, hicrî
5. yılda indirilmiştir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1
– Münafıklar
sana geldiklerinde: “Biz, senin Allah’ın Resulü
olduğuna şahitlik ederiz.” derler.
Allah da
senin Kendisinin elçisi olduğunu elbet bilir.
Bununla
beraber, Allah, onların bunu söylerken yalan söylediklerine,
samimi olmadıklarına şahitlik eder.
2
– Onlar yeminlerini
kalkan olarak kullanıp insanları Allah’ın
yolundan uzaklaştırırlar.
Yaptıkları
bu iş ne kötü bir iştir!
3
– Çünkü onlar önce
inandıklarını iddia ettiler, sonra inkâra
gittiler.
Bu sebeple
kalbleri mühürlendi.
Artık
onlar hakkı anlamazlar.
4
– Onları gördüğünde
kalıpları kıyafetleri senin hoşuna
gider, onları beğenirsin.
Konuştuklarında
sözlerine kulak verirsin.
Gerçekte
ise onlar, âdeta koltuklarına dayanan, içi boş,
ruhsuz kütüklere benzerler.
İçleri
boş, ödlek olduklarından çıkan her
sesten pirelenir, her yeni haberi kendi aleyhlerinde sanırlar.
Onlar düşmandır,
onlardan sakının. Allah belalarını
versin onların! Nasıl da hakikatten vazgeçiyorlar.
[9,30; 33,19]
Onlar
hakkında “Allah belalarını versin!”
ifadesi beddua olmayıp, onların cezaya müstahak
olduklarının Allah tarafından
bildirilmesidir.
5
– Onlara: “Gelin,
Resulullahın huzuruna varın, sizin için dua
etsin, Allah’tan size af dilesin.” denildiğinde,
açıktan
bir şey söyleyemediklerinden, kibirlerinden ötürü
başlarını sağa sola büker, içten içe
homurdanırlar
ve onların
kibirli bir şekilde tövbeye yanaşmayıp
yan çizdiklerini görürsün.
6
– Ha mağfiret
diledin, ha dilemedin, onlara göre birdir.
Elbette
Allah, fâsıklığı tabiat haline
getirenleri hidâyet
etmez, emellerine ulaştırmaz.
[9,80]
Hidâyet
istemeyen, doğru yola dâvet edildiğinde
kibirlenerek reddeden kimseyi zorla hidâyete getirmek
Allah’ın âdeti değildir.
7
– Onlar:
“Resulullahın etrafındaki fakirlere infak
etmeyin, destek olmayın ki dağılsınlar”
diyen bedbahtlardır.
Halbuki göklerin
ve yerin bütün hazineleri Allah’ındır, lâkin
münafıklar bunu bilmezler, anlamazlar.
Münâfıkların
önderi Abdullah İbn Ubey idi. Peygamberimizin
hicretinden önceki liderlik konumu sarsıldığı
için, ömrünün sonuna kadar onu çekemedi. Her fırsatta
Medineli hemşehrilerini, yabancı durumda olan
muhacirler aleyhine kışkırtmaya çalıştı.
Dünyevî şartlarda, her iki tarafı da tahrik
edip çarpıştırmak pek kolaydı.
Zaman zaman kritik, gergin anlar yaşandı,
fakat Allah müminleri korudu. Peygamber Efendimizin
rehberliği, Ensar ve Muhacirlerin basiretleri
muhtemel olayları önledi.
Hicretin
5. yılında gerçekleşen Benî Mustalık
seferinde, suyu daha önce alma meselesinden dolayı
Mekkeli Cehcah ile, Medineli Sinan arasında kavga
çıkınca her biri kendi hemşehrilerini
yardıma çağırdı. İbn Übey
olayı fırsat bilerek, “Besle kargayı
oysun gözünü!” kabilinden sözler söyleyerek
muhacirler aleyhinde kışkırtmaya başladı.
Bunları işiten pek genç yaştaki Zeyd
İbn Erkam (r.a) derhal durumu Hz. Peygamber
(a.s.)’a iletti. Huzura çağırılan
İbn Übey yaptığı işi inkâr
etti. Zeyd zor duruma düştü. Vahyin gelişi
ile durum kesinleşti. İbn Übey, Efendimizin
huzuruna varıp özür dilemeyi ve Allah’a istiğfar
etmeyi gururuna yediremedi.
8
– Hem derler ki:
“Medineye bir dönelim; göreceksiniz aziz olan, zelil
olanı oradan dışarı atacaktır.”
Heyhat! İzzet, Allah’ın, Resulünün ve müminlerindir.
Ne var ki münafıklar bunu bilmezler.
Münafıklar
akılları sıra Medinelilere dayandıklarından
kendilerini güçlü, Mekkelileri sığıntı
sandıklarından onları Medine’den çıkartıp
İslâmı zayıflatma hülyaları
kuruyorlardı.
9
– Ey iman edenler!
Ne mallarınız, ne evlatlarınız sizi
Allah’ı zikretmekten alıkoymasın! Bilin
ki böyle yapanlar, en büyük kayba uğrarlar.
10-11
– Sizden birinize
ölüm gelip çatmadan önce, size nasib ettiğimiz
imkânlardan Allah yolunda harcayın!
Ölüm gelip
çatınca: “Ya Rabbî, az mühlet ver bana, bak nasıl
hayırlar yapacağım, tam takvâ ehlinden
olacağım!” diyecek olsa da, Allah vâdesi gelen
hiçbir kimsenin ecelini ertelemez. Allah yaptığınız
her şeyden haberdardır. [14,44;
23,99-100]
|