KUR'AN-I KERİM İNDEKS
66
– TAHRîM
SÛRESİ
Medine’de
inmiş olup 12 âyettir. Adını sûrenin baş
kısmındaki konudan almıştır.
İslâm devletinin imkânlarının artmasıyla
müslümanların hayat şartları nisbeten
iyileşip ezvac-ı tahirat da daha iyi şartlar
isteyince Hz. Peygamber (a.s.) onlara ders vermek üzere
îla yapıp bir ay onlara yaklaşmadı. Sûrenin
ikinci kısmı, hak yolu tutanların
muvaffak olacaklarını bildirir, iyi ve kötü
ailelere tarihten misal getirilir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1
– Ey Peygamber! Niçin
eşlerini memnun etmek için sen kendini sıkıntıya
sokup Allah’ın sana helâl kıldığı
şeyleri nefsine âdeta haram kılıyor,
kendini onlardan mahrum bırakıyorsun? Bilirsin
ki Allah gafûrdur, rahîmdir (senin bu zelleni de bağışlar.
Sana olan bu târizi, senin yüce makamını
titizlikle korumasındandır).
Bu
âyet-i kerimede geçen haram kılmadan ne
kasdedildiği, sözlü bir yemin mi yoksa sadece
fiili bir geri durma mı sözkonusu olduğu hakkında
geniş bilgi tefsirlerde yer alır. Ayrıca Peygamberimizin verdiği
sır ne idi? 3. âyette “sır olarak bir söz
(hadîsen)”
buyurulmasından burada, yapılan bir işten
ziyade, Hz. Peygamberin bir hanımına verdiği
bir sırrın konu teşkil ettiği anlaşılmaktadır.
Fakat ne o hanımın isminin açıklanmasına,
ne de bu sözün ne olduğunun bildirilmesine bir
sebep olmadığı için, Allah Teâla bunu
bildirmemiş, böylece bir nevi aile sırlarını
bilenlerin de onları yaymalarının doğru
olmadığını hatırlatmıştır
(Buna rağmen tefsirlerde, ilgili hanımın
Hz. Hafsa (r.a.) olduğu hakkında, ittifak
edilmiş olup bu söz hakkında üç rivayet
vardır).
1.Peygamberin
bal şerbeti içmemeye yemin etmesi. 2.Zayıf
senetli bir rivâyet olarak Mariye’ye yaklaşmayacağına
dair yemini. 3.Hilafetin Hz. Ebû Bekir, sonra da Hz. Ömer’e
geçeceğine dair verdiği sır. Fakat asıl
nüzül sebebi, Peygamberimizin, hanımlarını
manevî yönden daha yüksek bir makama çıkarmak için
îla yaparak bir ay süre ile uzlete çekilmesidir.
2
– Allah gerektiğinde
yeminlerinizi çözmek için keffaret yolunu göstermiştir.
Allah sizin yardımcınızdır,
sahibinizdir. O her şeyi mükemmelen bilen, tam hüküm
ve hikmet sahibidir.
3
– Hani bir ara
Peygamber, eşlerinden birine sır olarak bir söz
söylemişti. Fakat o bunu kumalarından birine
haber verince, Allah da bu durumu Peygamberine bildirdi.
Peygamber de eşine o söylediğinin bir kısmını
söyleyip, bir kısmından ise vazgeçmişti.
Peygamber, o eşine bu sûretle anlatınca o
hayret ederek: “Bunu sana kim bildirdi? dedi.
Peygamber de: “Her şeyi bilen, herşeyden
haberdar olan Allah, bana haber verdi.” diye cevap
verdi.
4
– Şimdi ikiniz
de ey Peygamber eşleri, eğer kalplerinizin
matlup olan durumdan kayması sebebiyle Allah’a tövbe
ederseniz ne âla!
Yok eğer
hislerinize mağlub olup Peygambere karşı
birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah da
onun yardımcısıdır. Cebrail de,
salih müminler ve melâikeler de ayrıca onun yardımcılarıdır.
5
– Eğer o sizi
boşayacak olursa belki de Rabbi ona sizden daha hayırlı,
Allah’a teslimiyet gösteren, mümin, gönülden itaat
eden, tövbe eden, ibadete düşkün, oruca düşkün
dul veya bâkireler olarak başka eşler nasib
eder.
6
– Ey iman edenler!
Kendilerinizi ve ailenizi yakıtı insanlarla taşlar
olan o müthiş ateşten koruyun.
Onun başında
kaba yapılı, sert ve şiddetli melekler
olup onlar asla Allah’a isyan etmez ve kendilerine
verilen bütün emirleri tam yerine getirirler.
7
– Ey kâfirler! Siz
ise bugün boşuna mazeret ileri sürmeyin. Siz ne
yaptıysanız onun cezasını çekeceksiniz.
8
– Ey iman edenler!
Samimi ve kesin bir dönüşle Allah’a tövbe
ediniz. Böyle yaparsanız Rabbinizin sizin günahlarınızı
affedeceğini, sizi içinden ırmaklar akan
cennetlere yerleştireceğini umabilirsiniz. O gün
Allah, Peygamberini ve onun beraberindeki müminleri
utandırmaz. Onların nûru, önlerinden ve sağ
taraflarından sür’atle ilerler.
Şöyle
derler onlar: “Ey Kerim Rabbimiz! Nûrumuzu daha da
artır, tamamına erdir, kusurlarımızı
affet, çünkü Sen her şeye kadirsin.”
Hz.
Ali (r.a) bedevînin birinin istiğfar kelimelerini
çabuk çabuk tekrarladığını işitince
“Bu sahte bir tövbe!” dedi. Bedevî “Peki gerçek
tövbe nasıl olur?” deyince: “Tövbenin sahih
olması için şu 6 şart vardır:
a-Yaptığına
pişman olman.
b-Gaflet
ettiğin farzları yerine getirmen.
c-Gasbettiğin
hak varsa onu yerine getirmen.
d-Eziyet
ettiğin kimselerden özür dilemen.
e-İşlediğin
günahı tekrar işlememeye azmetmen.
f-Günahtan
zevk aldığın gibi Allah’a itaat ederken
de zevk alman.”
9
– Ey Peygamber! Kâfirler
ve münafıklarla mücahede et ve onlara sert
davran. Onların varacağı yer cehennemdir.
Gidilecek yer olarak ne fena yerdir orası!
10
– Allah, kâfirlere
Nûh’un eşi ile Lût’un eşini misal
getirir. Her ikisi de iki iyi kulumuzun mahremi idiler.
Ama inkâr tarafına giderek eşleri olan
peygamberlere hıyanet ettiler, kocaları da
Allah’tan gelen cezadan eşlerini asla kurtaramadılar.
Onlara (ölürken veya kıyamet günü): “Haydi,
cehenneme girenlerle beraber siz de girin!” denilir.
Buradaki
ihanet zina mânasına değildir. Bundan maksat
onların eşleri olan Hz. Nuh ve Hz. Lut
(a.s.)’a karşı onların düşmanlarıyla
işbirliği yapmış olmalarıdır.
İbn Abbas (r.a), hiçbir peygamber eşinin zinâ
yapmadığını bildirir.
11
– İman
edenlere ise Allah, Firavun’un eşini misal
getirir. O vakit o hatun şöyle niyaz etmişti:
“Ya Rabbî! Sen kendi nezdinde, cennette benim için
bir konak yaptır, beni Firavun’dan ve onun kötü
işinden kurtar, beni bu zalimler gürûhundan halas
eyle!”
12
– Bir de İmran’ın
kızı Meryem’i misal getirir. Meryem, iffet
ve namusunu korudu. Biz ona Ruhumuzdan üfledik. O da
Rabbisinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik
etti ve gönülden itaat edenlerden oldu. [4,156]
Hz.
Îsâ (a.s.)’ın babasız dünyaya gelme mûcizesini
kabul etmeyip onun gayr-ı meşrû bir ilişki
neticesinde doğduğu iftirasını atan
Yahudilere reddiyedir. Bu sûrede ilâhî adaletin her
insan hakkında lehte de aleyhte de verdiği
hükmün şahsî olduğu vurgulanır. En faziletli
bir zata yakınlığın kâfire faydası
olmadığı gibi, en zalim birine yakınlığı
da mümine zarar vermez. Hz. Nuh ile Hz. Lût’un eşleri
iman etselerdi, ezvac-ı tahirat gibi müminlerin
anneleri derecesine yükseleceklerdi, fakat iman etmediklerinden
Peygamber hanımı olmalarına rağmen
cehennemlik oldular. Buna mukabil Allah’ın en şedit
düşmanlarından Firavun’un hanımı,
cennet hanımlarının yüksek mertebesine
çıkanlardan olmuştur. Üçüncü örnek Hz. Meryem
olup, dünyada hiçbir iffetli kızın geçirmediği
bir imtihana tâbi tutulmuş, ama cennet hanımlarının
en üstünü olmakla ödüllendirilmiştir.
|