KUR'AN-I KERİM İNDEKS
76 – İNSÂN SÛRESİ
Mekke’de
inmiş olup 31 âyettir. Sûrenin ilk âyetinde
insan kelimesi geçmekte olup, sûrenin temel konusu,
insanın kemâle ermesi, faziletli insanın başlıca
vasıfları ve âhirette göreceği mükâfatlardır.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1
– Dehrin akışı
içinde öyle zaman geçti ki, o dönemde, insanın
adı bile anılmazdı.
Dehr: “Kâinatın başlangıcından son bulmasına
kadar sürecek müddet, yani zamanın tamamı”
demektir.
2
– Biz insanı
katışık bir meniden yarattık. Onu
denemek istiyoruz; bu sebeple de kendisini işiten
ve gören bir varlık yaptık. [67,2;
18,7]
Katışık,
yani spermin dişi yumurtayı döllemesiyle
erkek ve dişi unsurların katıştığı
hücreden. İnsan; imtihan, yani deneme gayesiyle dünyada
bulunmaktadır. Yoksa gayeleri bu dünyada
tamamlanan ve sonunda yok olan hayvanlar ve bitkiler
gibi bir varlık değildir. Bazı rahiplerin
sandığı gibi, dünya, nefse işkence
yeri de değildir. Tenasühe inananların düşündüğü
gibi, yaptıklarının hemen karşılığını
göreceği bir ceza yeri de değildir. Dünya,
materyalistlerin zannettikleri gibi eğlence yeri,
Marksçı ve Darvincilerin sandıkları gibi
bir savaş yeri de değildir.
Âyet
idrâk sahibi olan insanın, bilgi edinmesinin başlıca
yollarının, görme ve işitme olduğuna
dikkat çekmektedir.
3
– Ona yolu da gösterdik:
artık ister şükreder, ister nankör ve kâfir
olur.
Yol
gösterme: akıl ve fikir verme, ahlâk duygusu
verme, kötülük yaptığında kendisini
uyaran vicdan verme, Allah’a iman etme duygusu verme,
hayatını devam ettirecek vesile ve imkânları
verme mânasınadır.
4
– Biz kâfirlere
zincirler, kelepçeler, alevli ateşler hazırladık.
5
– İyi insanlar
ise, kâfur suyu ile hazırlanmış içecek
kâselerini yudumlarlar.
6
– Bu, Allah’ın
has kullarının içip, istedikleri yere akıttıkları
bir kaynaktır.
7
– Bu kullar, dünya
hayatında iken sözlerinde durur, adadıkları
şeyi yerine getirir ve felaketi bütün ufukları
tutan kıyamet gününden endişe ederlerdi.
Adağı
yerine getirme kişinin:
a-Kendisine
farz olan şeyleri yapması
b-Söz
verdiği şeyleri yapması
c-Kendi
üzerine vacip kıldığı şeyleri
yapması mânalarına gelebilir.
8
– Kendileri de
ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, sırf
Allah’ın rızasına ermek için fakire,
yetime ve esire ikram ederler.
Borçlu,
köle, mahpus olanlar da esirler kapsamındadırlar.
9
– Ve derler ki:
“Biz size sırf Allah rızası için ikram
ediyoruz, yoksa sizden karşılık istemediğimiz
gibi bir teşekkür bile beklemiyoruz.”
10
– Biz, yüzleri ekşiten
asık suratlı o günde Rabbimizin gazabından
korkarız.”
11
– Allah da onları
o günün felaketinden korur, onların yüzlerine nûr,
gönüllerine sürûr verir.
12
– Sabretmelerine
karşılık onlara cennetler, ipekler ihsan
eder.
İman
edip imanına göre yaşayanların bütün
hayatları sabırdır: Allah’a taat
konusunda sabır, Onun haram kıldığı
şeyleri yapmamak için sabır ve Onun çok
hikmetlere binaen gönderdiği musîbetlere sabır...
Bu sabırlar, müminin bütün hayatını
doldurur, onu pişirip olgunlaştırır,
şahsiyetini güçlendirir ve onun hayatına
anlam kazandırır.
13
– Koltuklarında
diledikleri gibi dinlenir, orada ne güneş sıcağı
görürler, ne de dondurucu soğuklara uğrarlar.
14
– Cennet ağaçlarının
gölgeleri üzerlerine sarkar, meyveleri devşirmeleri
pek kolay olur.
15-16
– Etraflarında
hizmet edenler gümüş kaplar, billur kâseler, gümüşî
parlaklıkta billur kupalarla dolaşır,
onlara ikram ederler.
Cennetlikler
içeceklerini kendi iştahları ölçüsünce
tayin ederler.
17
– Onlara karışımında
zencefil bulunan kadehler ikram edilir.
18
– Bu içecekler, adı
Selsebil olan pınardandır.
19
– Etraflarında
ebedî cennet çocukları dolaşır durur
ki,
onları
gördüğünde parlaklıklarından ötürü
etrafa saçılan inciler sanırsın.
20
– Hangi tarafa
baksan hep nimet, servet, ihtişam, büyük bir
saltanat görürsün.
21-22
– Elbiseleri ince
veya kalın yeşil renkli ipeklerden,
atlaslardandır. Gümüş bilezikler takınırlar.
Onların
Rabbi, kendilerine tertemiz bir içki ikram edip şöyle
demiştir:
“İşte
bütün bunlar sizin mükâfatınızdır.
Gayretleriniz makbul oldu.”
23
– Ey Resulüm!
Kur’ân’ı sana parça parça Biz indiriyoruz.
24
– O halde Rabbinin hükmü
gelinceye kadar sabret, sakın günaha ve küfre
dadananlara itaat etme.
25-26
– Sabah akşam
Rabbinin adını zikret! Gecenin bir kısmında
da O’na secde et, geceleyin uzun bir süre de O’na
tesbih ve ibadet et.
Kâfirlere
karşı sabır ve sebat istenen yerlerin
hemen yanıbaşında zikir ve ibadet emri
yer alır. Demek bu kuvvetin kaynağı, bu işleri
gerçekleştirmektir.
Bu
bölümde birinci cümle sabah, öğle ve ikindi
namazlarına; ikinci cümle akşam ve yatsı
namazlarına, üçüncü cümle ise teheccüd namazına
işaret etmektedir.
27
– Şu insanlar
bu peşin dünya hayatını arzulayıp,
önlerinde kendilerini bekleyen o ağır günü
ihmal ediyorlar.
28
– Onları
yaratan ve organlarını birbirine bağlayan ve onlara bu
sağlam bünyeyi veren Biziz.
Dilediğimiz
vakit elbette onların yerine başkalarını
getirebiliriz.
29
– İşte
bu, bir öğüttür, bir uyarıdır. Artık
dileyen Rabbine varan yolu tutar.
30
– Ama Allah
dilemedikçe, siz dileyemezsiniz. Çünkü her şeyi
bilen, tam hüküm ve hikmet sahibi olan, Allah’tır.
Her şeyi bildiği gibi, rahmet ve hidâyete lâyık
olanları da pek iyi bilir.
Bir
önceki âyet, dileyenin, Kur’ân’ın rehberliğinde
Rabbine varan yolu tutacağını
bildirirken, 30. âyet yüce Allah’ın dilediği
kimseleri rahmetiyle kucaklayacağını
bildiriyor. Demek ki samimi müminler, kendilerini bütün
varlıklarıyla Allah’ın iradesine teslim
ederler. Onların diledikleri, Allah’ın meşîetine,
yani dilemesine uygundur.
31
– Böylece dilediğini
rahmetine alır. Zalimler için ise, gayet acı
bir ceza hazırlamıştır.
|