KUR'AN-I KERİM İNDEKS
79 – NÂZİÂT SÛRESİ
Mekke’de
indirilmiş olup 46 ayettir. Âhiret hayatını
inkâr edenleri uyarırken, inkârcı Firavunu dünyadaki
muazzam saltanatının kurtaramadığı
hatırlatılır. Daha sonra yüce Allah’ın
kâinattaki bir kısım önemli icraatı gözler
önüne serilerek Onun üstün kudretiyle ölüleri
dirilteceği vurgulanır.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1
– Bütün
kuvvetleriyle koşanlar,
2
– Neş’e ve
şevkle yürüyenler,
3
– Yüzüp yüzüp
gidenler,
4
– Yarışıp
geçenler
5
– İşleri
düzenleyip yönetenler,
hakkı
için ki: kıyamet gerçektir, hepiniz ölümden
sonra diriltileceksiniz.
İlk
iki ayette geçen nez’i,
gark, neşt kelimeleri, farklı mânaları
gösteren “müşterek lafızlar” dandır.
Çeşitli mânalar muhtemel olduğundan, mealde
bir tek mâna ile tercüme etme imkânı yoktur. Bu
sebeple, imkân ölçüsünde tefsir sûretiyle anlamaya
çalışmak gerekir. Tefsirler bu ihtimalleri
nakletmiş, yenilerini eklemişlerdir. Özet
olarak şöyle denilebilir:
1.İlk
beş ayetteki gruplar, meleklerdir. Meleklere de çeşitli
işler yönünden uygulanabilir. En meşhuru,
can alma işidir. Naziat
(kâfirlerin ruhlarını şiddetle söküp
alan), naşitat
(yumuşak şekilde can alan), sabihat
(can alırken nefislerde dalgıç gibi yüzen),
sabikat (müminlerin
ruhlarını cennete, kâfirlerinkini cehenneme götürmek
için yarışan), müdebbirat
(Allah’ın görevlendirdiği işlerde, işleri
yöneten melekler olabilir). 2.Bu beş kısım
insanların nefisleridir. Burada da iki yorum vardır.
a.Bedenlerinden ayrılan erdemli ruhların,
ruhlar âlemine dönüşlerindeki çeşitli
durumlarını, tasvir etmektedir. b.Dünya hayatında,
nefsini arındırma yoluna giren ruhların
nefis mücadelesi yaparak içlerini dışlarını
temizleme, şehevî arzularından sıyrılma,
olgunluklara yükselme, sonra kusurlu nefisleri terbiye
etme işiyle meşgul olmalarını
bildirir. 3.Cihada katılan gaziler veya onların
atlarının çeşitli işleri olabilir.
4.Gökteki yıldızların çeşitli
hareketleri olabilir.
6
– İşte o
kıyamet günü, yeri şiddetle sarsan üfleme
7
– Ardından da
onu izleyen ikinci üfleme
8
– O gün kalpler güp
güp atacak
9
– Gözler yere eğilecek
10-12
– İnkârcılar
alay ederek şöyle diyecek: “Çürümüş
kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza
getirilecek mişiz! O takdirde bu, bizim için
ziyanlı bir dönüş olur!”
13-14
– Fakat olay zor değil,
bir tek emirden ibarettir. Bir anda mahşerde toplanıverirler.
[17,52; 54,50; 16,77]
15
– Mûsa’nın
hadisesinden haberin olmuştu değil mi?
16
– Hani Rabbi ona
kutlu Tuvâ vâdisinde şöyle seslenmişti:
Tuva: Ya bir vâdinin özel ismi veya: “Gecenin ilerleyen vakti”
manâsınadır.
17-18
– “Firavuna git,
zira o iyice azdı
Ona de ki:
kendini arındırmaya gönlün var mı?
19
– “İster
misin Seni Rabbine kavuşturan yola vurayım.
Böylece
Sen de O’na saygı duyasın?”
[7,104-105; 26,16-17; 26,23-28]
Hz.
Mûsa (a.s.) yalnız İsrailoğullarını
kurtarmak için değil, Firavunu ve onun ülkesinde
yaşayanları uyarmak için elçi gönderilmişti.
Fakat bunlar onu dinlemedikleri takdirde, kavmini Mısırdan
çıkarmak görevi vardı.
20
– Ona en büyük mûcizeyi
gösterdi.
21
– Fakat o buna
“yalan” dedi ve isyan etti.
22
– Sonra sırtını
dönüp Mûsâ’ya karşı bir çalışma
içine girdi.
23-24
– Adamlarını
topladı ve onlara: “Sizin en yüce rabbiniz benim!”
dedi. [26,29; 7,127]
25
– Allah da onu dünyada
da, âhirette de azaba çarptırdı.
26
– Bu da Rabbini
sayacak kimselere bir ibret oldu.
27
– Siz ey haşri
inkâr edenler: Düşünün, sizi yeniden yaratmak mı
zor, yoksa gök alemini mi?
İşte
bakın: Allah onu nasıl da sağlam bina
etti. [40,57; 36,81]
28
– Allah onu
direksiz yükseltti ve kusursuz işleyen bir sisteme
bağladı.
29
– Gecesini karanlık,
gündüzünü parlak şekilde açığa çıkardı.
30
– Sonra da yeri döşeyip
yerleşmeye hazırladı.
31
– Oradan sularını,
otlaklarını çıkardı.
32
– Dağlarını
oturttu.
33
– Bütün bunları
sizin ve hayvanlarınızın yaşamı
için yaptı.
34
– Fakat her şeyi
bastıran o felaket geldiği zaman.
35
– İnsan neyin
peşinde koştuğunu anlar ama, artık iş
işten geçer
36
– Cehennem her görene,
apaçık görünür.
37
– Artık kim
azdıysa,
38
– Âhireti unutup dünya
zevkini tercih ettiyse,
39
– Onun varacağı
yer, olsa olsa cehennemdir!
40
– Ama kim Rabbinin
divanında durmaktan korkarsa,
ve nefsini
heva ve hevese uymaktan dizginlerse,
41
– Onun varacağı
yer de olsa olsa cennettir!
42
– Sana kıyamet
saatini sorarlar: “Demir atması ne zaman?”
diye.
43
– Sen nerede, onun
vaktini bildirmek nerede? [7,187]
44
– Onun sonu Rabbine
varır, kesin bilgisi Ona aittir.
45
– Sana düşen
sadece: ondan korkanı uyarmaktır.
46
– Onu gördükleri gün
öyle gelir ki onlara:
Yalnız
bir akşam veya bir sabah faslı durdular dünyada.
Bu
ayetin anlamı: “Peygamber sadece kıyametten
korkanı uyarsın” demek değildir. Maksat
şudur: “Senin tebliğine kulak verip ondan
yararlanacak olanlar kıyametten korkanlardır.”
|